24 Ocak 2013 Perşembe

Saklı Çocuk


Neler oluyor diye sorarak başlamıycam bu mevzuya çünkü nasılsa en başından yabancıyım, sormaya kalkarsam ardı kesilmeyecekse kafamdakileri  dökmeye mecalim yok şimdide iyi mi.. Deseler ki bir şey var dokunsak her bir tıkanıklık lavabonun tıkanıklığını açınca suyun dönerek gitmesi gibi billurca akacak,ıhh ..Gerek yok bir başkasından yardım almaya, bir ara ben el atarım derim artık. Bunca bıkkınım yani zararlı yardımlardan, bunca iğreniyorum. Aslına bakarsan özünde mutluyum da hep gülümsemek olmuyor bazı bazı gülümserken de arada geçen kara suratları ciddi olmak gerek sonra nede olsa dönülür öz hale. İçimde bir çocuk var evet herkeste var ama bende ki öyle kendimle başbaşa kalınca çıkanlardan değil, aksine kimse yokken oda saklanıp susanlardan, dinlenip uyuyanlardan, birini görünce kendi neşeli halini muzip ve en doğal haliyle gösterenlerden. Dokunmıycam kendisi hep böyle, belkide kendimleyken de benle olsa buna kalbim dayanmaz, vardır mutlak bir sebebi, yaradanımız bunu eminim düşünmüştür, vesselam.

Öğreti


__Ne öğretti?
__Birine kendinden çok değer vermemen gerektiğini öğretti. Birini çok sevmemen gerektiğini öğreti. Seviyorsan bile herşeyini sunarsan kendinden de o kadar çok şey kaybedermişsin onu da öğretti. Ne acı değil mi, verdiklerimiz kadar azalıyoruz, sakladıklarımız kadar zenginiz. Ne kadar aşıksak o kadar fakiriz, Ne kadar hoyratsak o kadar zengin. Eyvallahın varsa "kurşuna diziliş" teki gibi ellerin havada gögsün siber en fena zarara kabulüz. Kendimize en çok zararı yine biz kendimiz veriyoruz. "Herbişeyimle seninim" diyerek. Kendimize geride ne kalıyor o zaman?Kocaman bir HİÇ. 


Kübik. 14 ocak 13.notlarından ~~

16 Aralık 2012 Pazar

Yaşamın bize zorunlu kıldığı prosedürlere karşı gelsekte içten içe ona köle yol almaktayız..ne yapılır nasıl başka türlü bakılır,bunu konuşur ederiz ama yaşamaya gelince öyle bir bocalarız ki,nasıl ustası olalım ki böyle görmüşüz, böyle yaşamış öğrenmişiz.başkasını öğrenmek için fazla yaşlı değil miyiz?Belkide biraz sabrı öğrenmemiz gerek,sessizce içten tüm isteğinle dua edip sesini yükseltmemesi gerek belki.Sessiz bağırmakta kendini maraz eder insanın. Fakat çok bağırınca da çocuklar korkmaz mı?

25 Kasım 2012 Pazar

Huzur *


Nasıl oldu
neden oldu
ne zaman oldu
anlıyamadan ben bende buldum kendimi.
Dediydim bir vakit,
“Bir zaman gelir hala aynı ateşin etrafında hayal kuruyorsan elini tuttuğundan başka hiçbir an mutlu değilsindir.”
Çal kapımı, ben deli çizimlerimle yolu bulma denemelerini yaparken izle.. yanımda ol ki gör aslında hep aynı yolda aynı renklerde çizgilerin döndüğünü bil. Kanma uykucularımın sayısına, oturdukları yere ,boylarına, saçlarına, aslında şunu bilmelisin ki, hepsinde sen varsın..
Ve şunu da gör ki, ben ancak seninle kendimim. Ayağımdaki patiğim, akan burnumu silmelerim, açken mırlamalarım.. bunları bir sen bilirsin, bir sana bırakırım esas çocuk kalbimi..

19 Kasım 2012 Pazartesi

Eskilerden..


Son zamanlarda bana bir şeyler oluyor sanki ben değilim yerimde başka biri oluyor zaman zaman gözlerimi yenden yeniden açıp bakıyorum evet, bunu yapan sensin devam et şimdi şunu şunu yapman gerekiyor sıradakiler uzun bir liste gibi sıralanıyor karşıma ve zor gelmiyor nasılsa ben değilim ya bunları yapan ve farkında olarak kapatıyorum yeniden beynimin gözlerini bu psikolojik bir analiz değil tamamen gerçek ben ben olmuyorum bazen de en öte ben. Tanımıyorum bazen kendimi yaptığımın farkına çok sonra varıyorum ama artık fark ettiğim bir şey var ki keşke yi daha az kullanıyorum ve yapmış olduğum her şey de hak ediniyorum kendime suç değil bir alış olarak kabul edip almalarıma ne kısıtlama getiriyorum ne de tamamen emin olmadan yaptığımdan. devam ediyorum yarı bilinçli yaşamıma..
25 kasım 2011

sevgilerden..


Uzunca zaman sonrası aldım elime sözcüklerin dizileceği esas zemini, ve başladım olduklarını düşündüğüm doğru yerlerine itina ile yerleştirmeye..Sevgi dar zamanda akla geldiğinde o en dar olduğunu düşündüğümüz odadan çıkaran sımsıkı sıcaklığın kendisidir.Yaşamın kendisinde en çok yerleşik ve kaygısız olan sevgi,onu taşıyan kaygı dolu ve endişeli olan bizlerin itinalarından dolayı rahattır,yaslanmış  özentili ellerde gezerek yaşamını sürdürür.Düşme kaygısı yoktur.Olası bir tehlike anında el değiştirir ve taşıyan özentisiz olan eller yerini daha özentiliyi alarak devam eder. Kendisi saygınlığından ödün verir ne, ne de haklı şımarıklığından..Çünkü taşıyan el hakkı ile yol aldığı sürece onlara veremeyeceği gülümseme,gamze salya,parlaklık,kahkaha yoktur. Değerininde farkındadır, öneminin de..

zarlızorzamanlardan-4..


Hem çok mantıklı şeyler düşünüyorum hem aptalca şeyler yapıyorum zihnim sulanmış gibi büyük parçalar arada görünüyo geri kalan yerler bulanık sulu..
İçimde benden bağımsız kontrolü ele almış bir yaratık var ve ben onunla yaşıyorum söylüyo yapıyorum söylüyo yapıyorum geri zekalı bile değilim ben zekam tamamen yok olmuş varsa da bana ait olanlar kapalı kutu da yöneten yerime düşünen nasılsa var neden ben düşüneyim ki diye düşünüyo içimdeki şeytan içimdeki karanlık örümcek içimdeki incecik sarmış ama öyle sıkı sarmış ki ipler görünmez tüy gibi ama sağlam çıkamıyorum insanlar ipi göremiyorlar bağlanmışlığımı bir ben hissediyorum.kurtarsın görsün biri beni artık lütfen ölecem diye korkuyorum bazen ciddi ciddi