16 Aralık 2012 Pazar
Yaşamın bize zorunlu kıldığı prosedürlere karşı gelsekte içten içe ona köle yol almaktayız..ne yapılır nasıl başka türlü bakılır,bunu konuşur ederiz ama yaşamaya gelince öyle bir bocalarız ki,nasıl ustası olalım ki böyle görmüşüz, böyle yaşamış öğrenmişiz.başkasını öğrenmek için fazla yaşlı değil miyiz?Belkide biraz sabrı öğrenmemiz gerek,sessizce içten tüm isteğinle dua edip sesini yükseltmemesi gerek belki.Sessiz bağırmakta kendini maraz eder insanın. Fakat çok bağırınca da çocuklar korkmaz mı?
25 Kasım 2012 Pazar
Huzur *
Nasıl oldu
neden oldu
ne zaman oldu
anlıyamadan ben bende buldum kendimi.
Dediydim bir vakit,
“Bir zaman gelir hala aynı ateşin etrafında hayal kuruyorsan
elini tuttuğundan başka hiçbir an mutlu değilsindir.”
Çal kapımı, ben deli çizimlerimle yolu bulma denemelerini
yaparken izle.. yanımda ol ki gör aslında hep aynı yolda aynı renklerde
çizgilerin döndüğünü bil. Kanma uykucularımın sayısına, oturdukları yere ,boylarına,
saçlarına, aslında şunu bilmelisin ki, hepsinde sen varsın..
Ve şunu da gör ki, ben ancak seninle kendimim. Ayağımdaki
patiğim, akan burnumu silmelerim, açken mırlamalarım.. bunları bir sen
bilirsin, bir sana bırakırım esas çocuk kalbimi..
19 Kasım 2012 Pazartesi
Eskilerden..
Son zamanlarda bana bir şeyler oluyor sanki ben değilim
yerimde başka biri oluyor zaman zaman gözlerimi yenden yeniden açıp bakıyorum
evet, bunu yapan sensin devam et şimdi şunu şunu yapman gerekiyor sıradakiler
uzun bir liste gibi sıralanıyor karşıma ve zor gelmiyor nasılsa ben değilim ya
bunları yapan ve farkında olarak kapatıyorum yeniden beynimin gözlerini bu
psikolojik bir analiz değil tamamen gerçek ben ben olmuyorum bazen de en öte
ben. Tanımıyorum bazen kendimi yaptığımın farkına çok sonra varıyorum ama artık
fark ettiğim bir şey var ki keşke yi daha az kullanıyorum ve yapmış olduğum her
şey de hak ediniyorum kendime suç değil bir alış olarak kabul edip almalarıma
ne kısıtlama getiriyorum ne de tamamen emin olmadan yaptığımdan. devam ediyorum
yarı bilinçli yaşamıma..
25 kasım 2011
sevgilerden..
Uzunca zaman sonrası aldım elime sözcüklerin dizileceği esas
zemini, ve başladım olduklarını düşündüğüm doğru yerlerine itina ile
yerleştirmeye..Sevgi dar zamanda akla geldiğinde o en dar olduğunu düşündüğümüz
odadan çıkaran sımsıkı sıcaklığın kendisidir.Yaşamın kendisinde en çok yerleşik
ve kaygısız olan sevgi,onu taşıyan kaygı dolu ve endişeli olan bizlerin
itinalarından dolayı rahattır,yaslanmış
özentili ellerde gezerek yaşamını sürdürür.Düşme kaygısı yoktur.Olası
bir tehlike anında el değiştirir ve taşıyan özentisiz olan eller yerini daha
özentiliyi alarak devam eder. Kendisi saygınlığından ödün verir ne, ne de haklı
şımarıklığından..Çünkü taşıyan el hakkı ile yol aldığı sürece onlara
veremeyeceği gülümseme,gamze salya,parlaklık,kahkaha yoktur. Değerininde
farkındadır, öneminin de..
zarlızorzamanlardan-4..
Hem çok mantıklı şeyler düşünüyorum hem aptalca şeyler
yapıyorum zihnim sulanmış gibi büyük parçalar arada görünüyo geri kalan yerler
bulanık sulu..
İçimde benden bağımsız kontrolü ele almış bir yaratık var ve
ben onunla yaşıyorum söylüyo yapıyorum söylüyo yapıyorum geri zekalı bile
değilim ben zekam tamamen yok olmuş varsa da bana ait olanlar kapalı kutu da
yöneten yerime düşünen nasılsa var neden ben düşüneyim ki diye düşünüyo
içimdeki şeytan içimdeki karanlık örümcek içimdeki incecik sarmış ama öyle sıkı
sarmış ki ipler görünmez tüy gibi ama sağlam çıkamıyorum insanlar ipi
göremiyorlar bağlanmışlığımı bir ben hissediyorum.kurtarsın görsün biri beni
artık lütfen ölecem diye korkuyorum bazen ciddi ciddi
zarlızorzamanlardan-3..
Öyle bir zaman içindeydim ki öyle bir an öyle bir mekan
tarifi edilmeye kalkıldığında karşımda iki arap üst penceremde geçen yabancı
yazıları okuyor ,solumda hangi ırka ait olduğunu bilmediğim pil toplama
kutusuna eğilmiş kusan kadın, yandan bura doğru bakarak geçen üçlü serseri
tayfası, bla bla bla..ve ben halen sağlam bir çalışma planı tasasın da, asla uymayacağımı
bile bile.
Sabiha gökçen/ İstanbul
23:18,
zarlızorzamanlardan-2..
Öyle bir zaman içindeydim ki öyle bir an öyle bir mekan
tarifi edilmeye kalkıldığında karşımda iki arap üst penceremde geçen yabancı
yazıları okuyor ,solumda hangi ırka ait olduğunu bilmediğim pil toplama
kutusuna eğilmiş kusan kadın, yandan bura doğru bakarak geçen üçlü serseri
tayfası, bla bla bla..ve ben halen sağlam bir çalışma planı tasasın da, asla uymayacağımı
bile bile.
Sabiha gökçen/ İstanbul
23:18,
neşeli ayaklardan
Bugün neşeli ayaklardan bana kalanlar;
Bazen geri çekilmek gerekir ilerlemek için.
Hiçbir iyilik cezasız kalmaz.
Zarlızorzamanlardan-1..
Evet gelelim bir diğer
sıkıntılısı olduğum hatta abartıp bazı zaman kafamı bu saçmalık için
kemirdiğimi fark ettiğim duruma. ilgi takıntısı, arama sorma, mesaj ve bi
kamyon aptalca kafamı doldurduğum başıboş çalkantılar. Neymiş arkadaş
aramıyomuş pek, mesaj desen çokk nadir sen seviyorum sözcüğünü en son ne zaman
duyduğumu hatırlamayacak kadar deli vahşi yemiş bitirmişiz soframızda ne varsa
meğer. Buda uzun bi süre aç kalmamıza sebepmiş düşünememişiz öncesin de.. var
mı çözüme elbette tam yanıt olacak sağlamlılık ta doyumda değil ama var.
‘Zaman’ hem de özlenilesi ilk güne dönüş gibi değil yılların merakı ve birikmiş
hasretinin beklemişliği gibi. Bunun kuralları var. Üstüne düşersen
aramayacaktır, güzel bıcılı sözcükler kullanırsan kaybetme korkusu olmaz elbet,
deli gibi merak elbette ki kimsede yok ama hafiften merak etmesini sağlamak
nerede kiminle ne yapmakta olduğunu o sorgulasın sen anlatma hepsini. Yoksa
dökülünce elde ne varsa soracak bir şey kalmaz zaten. Ne yapmalı ilgilenmeli,
senin kaygılarını o taşımalı ama buna çözüm bitsin olarak bakacak kadar tembel
ve güçsüzse bırakmalı zaten gidişini öylece seyir etmeli. Ama bunu fark edip
bunun için yeni bir şeyler yapıyorsa kaybetmek istemediğindendir kayıp
gidenleri farkedemediğindendir. O zaman zaten birsiniz büsbütünsünüzdür
demektir ve yap sende onla ne çabaysa ne emekse sonsuz ver onunla birlikte
‘siz’ için yap bunu gocunma hiçbir zaman. Yeter ki gayretin yalnız olmasın.
Az uzağında olsun..ilk tanıdığın
adam gibi bile değil, hiçkimse gibide değil aksine onun üzerine üzülüp
düşünecek kadar değerlin. En çok ona olsun değerin de öfken de sevginde..
·
Arama bi zaman.
·
Mesaj atma bi zaman.
·
‘Can’ deme birr zaman..
·
Düşünmede uzunca zaman..
19 Ağustos 2012 Pazar
Mimkinsizlik yoktur :)
23 Temmuz 2012 Pazartesi
'olmayan dizeler'
"Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel"
diyerek süreyya'nın "üvercinka" dizelerine can
vermenin yaşama böylesi anlam ve rengine başka bir ışık
katacağı aklıma gelmezdi..
Olmayan birçok kelimeme bir olmaz dize daha ekledim,ve dedim ki:
"yaşam olmasını istedğimizin çok daha ötesin de mutluluk gizlemekte,
bunu ancak samimi bir istek ve sabırla elde edebilir (iz) ..
23 temmuz 2012 şanlıurfa / ev..
http://www.youtube.com/watch?v=5m01OIaTuOA&feature=related&fb_source=message
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel"
diyerek süreyya'nın "üvercinka" dizelerine can
vermenin yaşama böylesi anlam ve rengine başka bir ışık
katacağı aklıma gelmezdi..
Olmayan birçok kelimeme bir olmaz dize daha ekledim,ve dedim ki:
"yaşam olmasını istedğimizin çok daha ötesin de mutluluk gizlemekte,
bunu ancak samimi bir istek ve sabırla elde edebilir (iz) ..
23 temmuz 2012 şanlıurfa / ev..
http://www.youtube.com/watch?v=5m01OIaTuOA&feature=related&fb_source=message
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)